Artan elektrikli araç talebi nedeniyle önümüzdeki yıllarda açık vermesi beklenen lityum, nikel, kobalt ve bakır gibi kaynakları güvence altına almak için otomobil devleri madencilik yarışı içine girdi. Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı hammadde..
Artan elektrikli araç talebi nedeniyle önümüzdeki yıllarda açık vermesi beklenen lityum, nikel, kobalt ve bakır gibi kaynakları güvence altına almak için otomobil devleri madencilik yarışı içine girdi.
Birinci Dünya Savaşı’nın yarattığı hammadde kıtlığı dönemin en büyük otomobil şirketlerinden Ford’u ‘madenci’ yapmıştı. Madenlerden nihai ürüne kadar tüm tedarik zincirine sahip olmak için harekete geçen Henry Ford, 1920’larde Michigan’da bir demir-çelik fabrikası, Amazon’da kauçuk tarlaları ve ABD genelinde kömür madenlerine yatırım yapmıştı. Bir asır sonra otomobil grupları yine, bu kez gelecekteki batarya metali tedarikini garanti altına almak için madenlere yöneldi. Küresel elektrikli araç (EV) filosunu büyütme yarışı hızlanıyor. Ancak EV’lerin bataryalarında kullanılan lityum, nikel ve kobalta erişim konusunda duydukları endişe büyüyor. Ekonomim.com’un haberine göre, bu nedenle gelecekte arzı garanti altına almak için geleneksel tedarik zincirini terk ederek zincirin ilk halkası olan madenlerle doğrudan tedarik anlaşması yapmayı hatta madencilik şirketlerine ortak olmayı tercih ediyorlar.
EV araç tedarik zincirine bakıldığında batarya üreticileri, katot üreticileri ve mineral işleme şirketleri aslında otomobil grupları ile madencilerin arasında yer alıyor. Son dönemde ise otomobil üreticileri, hem malzemeleri ucuza temin etmek hem de kendi üretim standartlarının karşılandığından emin olmak için tedarik zincirlerini by-pass ediyor.
SEKTÖRDE ÖRNEĞİ ARTIYOR Sektördeki hemen tüm büyükler yani General Motors, Peugeot ve Fiat markalarının sahibi Stellantis, Tesla, Ford, Volksagen, BMW, Mercedes Benz ve Toyota’nın bu yönde adımlar attığı görülüyor.
LİTYUM TELAŞI BAKIRA SIÇRAYACAK Fitch Solutions verilerine göre EV’ler 2030’de küresel nikel talebinin yalnızca yüzde 19.3’ü ve lityum talebinin yüzde 80’inden fazlasından sorumlu olacak. Uluslararası Enerji Ajansı da artan EV batarya talebinin 2030 yılına kadar 50 yeni lityum projesi, 60 nikel madeni ve 17 kobalt sahası geliştirilmesi gerektireceğini tahmin ediyor. Bu da tek bir proje geliştirilmesi için genellikle 15 yıl veya daha uzun süren bir endüstri için büyük bir zorluk. 1 ARAÇTA 83 KG GEREKİYOR Otomobil üreticilerinin madencilik sektörü hamlesinde şimdiye kadar büyük ölçüde lityumda öne çıkıyordu. Ancak bugün lityumun olduğu yerde gelecek yıllarda bakır olabilir. Bakır, EV bataryalarında kritik bir rol oynuyor. Tüm batarya kimyasalları değişen derecelerde de olsa bakır gerektirir. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, EV pazarının gelişen bir parçası olan lityum-demir-fosfat bataryalar, nikel-mangan-kobalttan yaklaşık yüzde 50 daha fazla bakıra ihtiyaç duyuyor. Batarya paketinin dışında bakır, elektrik motorunda ve kablolamada da kullanılıyor. Uluslararası Bakır Birliği’ne göre, tipik bir akülü elektrikli araçta kullanılan bakır miktarı 83 kilogramken, içten yanmalı bir araçta sadece 23 kilogramdır. OTOMOBİLLER İÇİN DÜŞÜK KARBONLA ÇELİK ÜRETİMİ Lüksemburglu çelik üreticisi ArcelorMittal, otomobiller ve kamyonlarda kullanılmak üzere düşük karbonlu çelik geliştirmek amacıyla Almanya merkezli Kirchhoff Automotive ile mutabakat anlaşması imzaladı. şirketler, Kirchhoff ’un Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’ya tedarik ettiği yüksek dayanıklı otomotiv parçalarında ArcelorMittal’in XCarb teknolojisiyle ürettiği Usibor1500 ürününün kullanımını geliştirecek ve test edecek. Usibor 1500 geri dönüştürülmüş çelikten ve tamamen yenilenebilir elektrik ile üretiliyor. Kirchhoff Automotive; Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da olmak üzere 11 ülkede 27 tesise sahip.Bi Bülten – Otomotiv
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)